21. Yüzyılda Türkiye Kitabının Özeti

21. yüzyılda türkiye

1. Bölüm (Türkiye’de Toplumsam Yapının Temelleri)

Osmanlı İmparatorluk Sistemi, toprak düzenine ve merkezi iktidara dayanmaktadır. Bu özellik ekonominin kapitalist olmasını ve sermaye birikimini engellemektedir. Batıda gelişen ulusçuluk akımları imparatorluğun azınlık nüfusuna ayrılmalarında etkili rol oynamıştır. Osmanlı dönemindeki batılılaşma çabaları, devletin üzerindeki batı denetimini ve ekonomik baskıyı artırmaktan başka bir işe yaramamıştır.

Buna karşılık Atatürk; batılılaşmayı, batı uyruğundan kurtarmada bir araç olarak kullanmıştır. Osmanlının siyasal birikimi, dine ve padişah otoritesine dayalı bir anayasal monarşi, yabancı denetimi altında bir devlet ve ulusçuluk akımları etkisinde parçalanmış siyasal birliktir. Osmanlının toplumsal kesimlerinden biri olan asker kesimi, sınıflar içinde en yenilikçi ve en büyük gücünü teşkil etmektedir.

Osmanlı’daki ideolojik birikimin temel özelliğini ise imparatorluk çöküş döneminde gecikmiş olarak ortaya çıkan, Türk. Ulusçuluk akımı oluşturmaktadır. Bağımsızlık Savaşı, Mustafa Kemal’in elinde dağılan, parçalanan ülkenin tüm siyasal ve kültürel yapısını değiştirmede bir araç olmuştur. Atatürk siyasal devrimlerinde eğitimsel, kültürel ve hukuksal yenilikleri batı dünyasının yüzyıl önce geçirmiş olduğu toplumsal ve ekonomik değişmeleri hızla gerçekleştirmenin aracı olarak kullanıyordu. Böylece çağdaş ve dışa dönük bir toplum modeli yaratmayı amaçlamıştır.

2. Bölüm (Türkiye’de Değişmenin Araçları Olarak Yapısal Öğeler)

Yeni Cumhuriyetin amacı dış denetimden arınmış girişimci ulusal sermaye sınıfı yaratmaktır. Bu siyasetin temelleri 1923 yılında Cumhuriyetin sahip olduğu toplumsal ve ekonomik yapıyla Atatürk’ün kurmuş olduğu ilkeleri kıstas almaktadır. Ekonomi siyasetin ana ilkeleri, İzmir iktisat Kongresinde saptanmıştır.

Geliştirilmek istenen sermaye sınıfına devletçilik ilkesi ile yön verilmiştir. 1950 yılında çok partili döneme geçişin ekonomik ve siyasal zorunluluğun altında demokratikleşme, ulusal sermaye sınıfı belirginleşmeye başlamıştır. 1950’den sonraki gelişmeler ile güçlenen burjuvazi gelenekçi-liberal cephenin içinde önemli bir öğe durumuna gelmiş, yalnız 1950-1960 arasındaki bu benimseme dönemi sırasında Atatürkçülük’ten bazı sapmalar ortaya çıkmıştır.

TSK.’nin 1960 eylemi, toplumu çağdaş modellere uygun olarak değiştirmek istenen devletçi-seçkinciler adına yapılan bir başka çabayı oluşturmuştur. Asıl sorun, 1958 yılından günümüze kadar istikrar tedbirlerini doğuran yapısal nedenlerin ortadan kalkmasıydı. Faiz ve rant üzerinde gelişen ekonomi, çarpıklığını sonraki dönemlere de kısır.döngülü.bir.şekilde.aktarmıştır.

3. Bölüm (Dış Öğelerin Etkileri)

21.yüzyıl Türkiye’nin en büyük belirleyicisi dış dünyadaki gelişmeler ve uluslararası sermayenin etkisi olacaktır. En büyük adımı ise Avrupa Birliğine girme isteği oluşturmuştur. Dağılan Sovyetler’den kopan Cumhuriyetlerle artan ilişkiler ekonomiyi olumlu yönde etkileyeceği kesindir. Kısaca, Türk ekonomisi belli aşamaları geçirmiş olmakla beraber sağlam ve sağlıklı yapıya kavuşamadığı ve dış dünyaya bağlı hareket edemediği gerçektir. 

Türkiye’nin 21. yüzyılda küreselleşme çerçevesinde bir bölgesel güç olarak dünya arenasına çıkması hem bölgesinde komşularıyla iyi ilişkiler geliştirebilmesine hem de dünya üzerinde Japonya’dan Birleşik Amerika’ya kadar çeşitli ekonomik ve siyasal ittifaklar oluşturabilmesine bağlı görünmektedir.

4. Bölüm (Türkiye’de Toplumsal Yapının Ve Değişmenin Görünümleri)

Toplumsal yapının ve değişmenin göstergesi incelendiğinde teknolojik gelişme ile nüfus artışının ters orantılı geliştiği görülmüştür. Demografik dağılımın bozukluğu kaynakların etkin kullanımını zora sokmaktadır. İlk ve orta öğretimle birlikte yüksek öğretimde gerek nitelik, gerekse nicelik bakımından 21 nci yüzyılda Türkiye’nin gereksinimlerine yanıt vermekten uzaktır. Çalışan nüfusun sosyal güvenlik önlemleri son derece yetersizdir.

Türkiye’nin en önemli sorun alanları, hem fiziksel hem hukuksal, siyasal ve toplumsal olarak kent hukuku dışında gelişmiş olan alanlar, eski gecekondular olacaktır.

5. Bölüm (Türkiye’de Toplumsal Yapının Ve Değişimin Değerlendirilmesi)

1980 sonrası yaşanan ekonomik gelişmeler; 21 nci yüzyıl Türkiye’si açısından tarım kesiminin de artık sanayi ülkelerindeki yapıya yavaş yavaş yaklaştığını göstermektedir. Gelecek yüzyılda, Türkiye’deki toplumsal sınıflar ile siyaset arasındaki ilişkiler bire bir ekonomik kökenli olmadığı, buna karşılık ideolojik oluşmaların bu ilişkileri önemli ölçüde etkileyeceği.  gözlenmektedir. Türkiye gelecekte üç temel sürecin etkisinde kalacaktır.

Birincisi, dış dünyadan gelen siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda farklı etkileri olan küreselleşmedir. İkincisi, kaçak yapılaşma ile simgeleşen ve tüm siyasal ahlakı da pençesine alan bir yağma kültürünü temsil eden kentleşmedir. Sonuncusu ise, hem Cumhuriyetin tarihinden gelen hem de evrensel oluşumların desteklediği, katılım ilkesinin yaygınlaşmasında ve etkinleşmesine dayalı olan demokratikleşmedir. 

Önümüzdeki yüzyılda, Türkiye’yi yönlendirecek belirleyici güçler de üç merkezli görünmektedir. Birinci güç; dış dünyanın belirleyiciliği açısından tarihsel olarak da Türkiye’nin biçimlenmesinde önemli roller oynamış ve küreselleşme süreci ile bu konumu iyice kurumlaşan Amerika Birleşik Devletleri’dir. İkinci güç; gelişmesi için kendisine destek verilmiş olan ve sonunda kitle iletişim araçlarının mülkiyetine de sahip olarak bu gücünün doruğuna ulaşmış olan büyük sermayedir.

Üçüncü güç, Türkiye’nin çağdaş bir ulus-devlete geçişinde rol oynayan, bölücü terör ve şeriat tehdidi karşısında yeniden ön plana çıkan askeri bürokrasidir. Küreselleşmenin birinci niteliği, siyasi ve askeri alanda Amerika Birleşik Devletlerinin egemenliği ve dünya jandarmalığı rolüne soyunmuş olmasıdır. İkinci niteliği, ekonomik alanda uluslararası sermayenin egemenliğidir. Üçüncüsü ise; tüm dünyada bir örnek tüketim kültürü oluşturmaya yöneliktir. Dördüncü niteliği, mikro milliyetçilik akımlarını güçlendirmesidir.

Kitabın Ana Fikri

21. Yüzyıla girerken Türkiye’deki toplumsal yapı ve toplumsal değişmenin faktörlerinin incelenmesidir.

Kitabın Getirdiği Yenilikler

Yazar kitabında, 21. yüzyıla girerken Türkiye’nin toplumsal yapısını ve değişmesini dış dünya, ideoloji ve sınıfsal gelişme öğelerinden oluşan toplum bilimsel bir model olarak ele almış, tarihsel .çözümlemesini yapmıştır.   Yazar, ülkede yaşanan sorunlara ve tarihsel perspektifte siyasal ve ekonomik oluşumlara belirli bir ideolojiden değil, objektif olarak toplum bilimi ile yaklaşmıştır.

Kitapta 21. yüzyılda karşılaşacağımız muhtemel sosyo-ekonomik problemler ve bunların çözüm yolları ile ülkenin gerek kendi iç dinamiklerini gerekse dış öğelerin dayatacağı oluşumlar ve bunların siyasal ekonomi etkilerini bir anlamda öngörü olarak bulmak mümkündür.

Kitap Hakkında Genel Değerlendirme Ve Teklifler

Yazar toplumsal yapı ve değimi çözümlerken her bir konu için sistematik ve kronolojik yaklaşmıştır. Bu da okura her konu hakkında siyasal ve ekonomik dönemler arasında birbirini tamamlayan geçişler yapmasını kolaylaştırmıştır. 21. yüzyılda dış dünyadaki küreselleşme, demokratikleşme, uluslararası sermaye gibi oluşumların ülkemizi nasıl etkileyeceği üzerindeki görüşler okurla paylaşılmış olup, özellikle karar alıcılar ve politika oluşturuculara yön verecek çarpıcı sonuçlar çıkartılmıştır.

Kitabın bir özelliği de dilinin anlaşılabilir olması ve ulaşılan sonuçların net ifadelerle anlatılarak gelecekteki olası sosyal ve ekonomik darboğazları belirlemiş olmasıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz