Aleksander Tekniği Nedir?
Dünyada çok yaygın olarak kullanılan bu teknik gebelerde ancak bir öğretmen yardımı ile yapılabilmektedir. Dünyada bir çok ülkede öğretilmesi için okulları bulunan ve çok yaygın amaçlı kullanılan bu teknik bir duruş eğitimi olarak tarif edilse de bu basit kavramın ötesinde vücudun ve zihnin uyum içinde olmasının sağlandığı bir teknik olarak görülmelidir. Alexandır tekniği hastaya vücudunu öğrenilmiş, sonradan eklenmiş hareketlerden kurtarıp kendi temel, doğal duruşu ve hareket biçimlerini kazanmayı öğretir.
Alexander Tekniği Nasıl Gelişti?
Tekniğe kendi ismini veren F. Matthias Alexander 1869 yılında Tasmanya’da doğdu. Şiir ve şarkılar söyleyen Aleksander sesini yavaş yavaş yitirmeye başlayınca bunun nedenlerini araştırdı. Ayna önünde şiir okurken kendini incelediğinde vücudunu yanlış kullandığının farkına vardı. Her söyleyişe başlarken kafasını geriye itip boğazını kalınlaştırdığını gözlemledi.
Bu garip duruş biçimi kendisine normal görünse de, düzeltmenin iyi olacağına kanaat getirdi ve böylece bu garip hareketleri yapmayıp, gerilim yaratmadan konuşabilinceye kadar egzersiz yaptı. Sonunda sesi düzeldi ve bundan sonra sesini konuşurken hiç kaybetmedi. Aleksander, nefes alma ve daha düzgün durma alıştırmaları yapmaya devam etti.
Bunun sonucunda kendini daha sağlıklı hissetti ve kendine olan güveninin arttığını gördü. Daha sonra başkalarına da değerli bulgularını öğretti ve onları bu konuda cesaretlendirdi, alınan sonuçlar çok iyiydi. Bundan sonra kendini ve diğer insanları gözlemleyerek, insanları en azından faydalı olmayan, günlük hayatta alışık oldukları hareketlerden kurtulmaya ve onları garip, doğal olmayan duruş ve hareketleri bırakmaya cesaretlendirici bir sistem yarattı. Avustralya ve Yeni Zelanda’da on yıl öğretmenlik yaptıktan sonra 1904 yılında Londra’ya gitti. Çalışmaları ve fikirleri yavaş yavaş tanınmaya başladı.
Daha sonra New York’ta 1943’e kadar çalıştı. Küçük kardeşi A.R.Alexander’ı metotlarını geliştirmesi için ABD’de bıraktı. “Kendini Kullanma” adlı kitabını 1932’de yayınladı ve o tarihten itibaren de öğretileri Batı dünyasında hızla yayıldı. 1955’te öldüğünde 87 yaşındaydı. Arkasında kendi çalışmalarını devam ettirecek az sayıda öğretmen bırakmıştı. Günümüzde dünyanın her yanında okulları mevcuttur ama bunların en önemlileri Londra’da bulunmaktadır. İsrail, Zürih, Londra, San Francisco, Chicago’da da önemli okulları vardır.
Nasıl Uygulanır?
Diğer alternatif tıp terapilerine benzemeyen Alexander tekniği yalnızca birinin diğerine bir şeyler yaptığı bir tedavi değildir. Daha çok, bir uzmanın denetlediği ve cesaretlendirdiği bir kendi kendini eğitme sürecidir. Alexander tekniği hastaya, vücudunu öğrenilmiş, sonradan eklenmiş hareketlerden kurtarıp kendi temel, doğal duruşu ve hareket biçimlerini kazanmayı öğretir.
Olgunluk yaşına eriştiğimizde bir çoğumuz zihni ve fiziki gerilim yaratan zararlı duruş alışkanlıkları kazanmış oluruz. Alexander prensibi kendini organize etmenin yeni bir yoludur ve ciddiye alınması gerekir. Bütün diğer faydalı terapilerde olduğu gibi ilk önce bir tür teşhis yapılması gerekir. Alexander öğretmenleri – ki, onların büyük bir çoğunluğu tıp doktoru değildir- kişideki hatalı duruş alışkanlıklarını ortaya çıkartırlar. Öğretmenlerinin kullandığı metotlar kişilere, günlük hayatın normal hareketlerinden sonra en uygun duruş haline gerilimsiz olarak dönebilmeleri için yardım etmektedir.
Ne İçin Kullanılır? Kimlerde Faydalıdır?
Alexander tekniği düzenli nefes kontrolü ve vücuda duruş dengesini yeniden kazandırmayı amaçladığından özellikle gebeler , aktörler, müzisyenler ve dansçılar için çok değerlidir. Bununla beraber, kişinin kendini iyi hissetmesini sağladığı ve kimi zaman da sağlığı yerinde olmayanları iyileştirdiği için bir alternatif tedavi türü olarak gittikçe daha popüler olmaktadır. Önemle üzerinde durulması gereken odur ki, her ne kadar bazı doktorlar bilinen tedavi yöntemlerine ek olarak kullanıyorlarsa da, Alexander tekniği belli hastalıkları iyileştirmenin bir yolu değildir.
Alexander tekniği özel duruş problemleri, soluma güçlükleri ve konuşma bozuklukları olan kişilerde etkin olmaktadır. Alexander’in kendisi de metodunun, hiçbir zaman tıbbî bir tedavi yöntemi olduğunu ima etmemiş, bir tür kendi kendine yardım metodu oluğunu belirtmiştir.
Gebelerde ve Doğumda Alexander Tekniğinin Faydaları Nedir?
Gebeliğin en önemli problemlerinden biri de sırt ve bel ağrılarıdır. Özellikle gebeliğin son aylarında hamilenin korkulu rüyası haline gelen bel ve sırt ağrılarında Alexander tekniği çok yardımcı olup bu ağrıların kısa sürede giderilmesine, bebeğin omurgaya yaptığı bası sonucu bozulan gebelik postürünün düzelmesine yardımcı olur. Büyüyen karın ile birlikte oturup kalkmakta zorlanan gebeler bu tekniğin yardımı ile daha kolay hareket edebilmektedirler.
Alexander tekniğinin en önemli yardımı doğru nefes alıp vermeyi gebeye öğretmesidir. Böylece gebelik esnasında bebeğe giden oksijen miktarı artar ve bebek anne karnında daha sağlıklı bir şekilde büyüyüp kilo alır.Bu nefes eksersizleri asıl doğum sırasında yardımcı olup doğum eyleminin daha kısa sürmesine ve bebeğin doğum eylemi sırasında daha az sıkıntıya girmesinde önemli rol oynarlar.
Alexander tekniğinin doğum eylemine diğer önemli bir yardımı ise pelvis kaslarının ve eklemlerinin genişleyerek bebeğin doğum kanalından daha kolay geçmesine yardımcı olmasıdır. Ayrıca serviksin (doğum kanalı) daha hızlı açılmasına da etkisi olduğu iddia edilmektedir. Anne adayı bu teknik sayesinde doğuma konsantre olabilmekte ve düzenli ıkınmalar ile daha ağrısız ve hızlı bir şekilde doğum eylemini tamamlayabilmektedir.
Alexander tekniği gebelere bir program dahilinde bu konuda uzman eğitici tarafından uygulanmakta olup baba adayının da eğitime katılması istenmektedir.