Bebeğin zeka gelişimi anne karnında başlar. Özellikle hamileliğin 1-3. ayları arasındaki beslenme oldukça önemlidir. Bebeğin sağlıklı fizyolojik ve zeka gelişimi için demir, folik asit, iyot, çinko, vitamin B, omega 3 ve 6 yağ asitleri gibi vitamin ve minerallerin gerekli besin kaynaklarından sağlanması gerekir.
Hamilelikte kilo alımı en çok 16-24. haftalar arasında olur. Hamilelik süresince alınması gereken toplam kilo ortalama 12-15 kg. civarındadır. İlk aylarda bulantı ve kusma problemi yaşayan anne adayları bu dönemde kilo verilebilirler. 16. haftadan itibaren bu belirtilerin kaybolması ile birlikte anne adayları zor geçen üç ayın acısını çıkarmak için adeta yemeklere saldırıya geçebilirler ve hızlı kilo alım süreci başlayabilir.
Sanılanın aksine en fazla kilo alımı son aylarda değil hamileliğin 16-24. haftaları arasında olur. İdeal kilo alımı ilk 12 haftada gebelik öncesi kiloda sabit kalıp, takip eden aylarda ortalama 1.5 -2 kilo almaktır.
Hamilelik sürecinde öğünler 3 ana ve 3 ara öğün olarak atlanmadan yapılmalıdır. Sabah kahvaltısı geç saatte yapıldığında tüm öğünler sarkacağından akşam geç saatlerde yemek yeme zorunluluğu olacaktır. Bu da sindirim sorunlarına ve aşırı kilo almaya neden olacaktır.
Saat 18.00’den sonra ana öğün yemek tavsiye edilmez ancak ara öğün tüketilebilir. Yemekten 2 saat sonra taze meyvelerle ara öğün yapılmalıdır.
Hamilelikte Sağlıklı Beslenme Nasıl Olur?
Demir: Gebelikteki demir ihtiyacını yeterli miktarda sağlamak zordur. Çünkü etkin bir şekilde emilimi sağlanamamaktadır. Bu nedenle demirden zengin bir diyete ek olarak, hekiminizin verdiği demir takviyesini kullanmanız gerekir. Bu takviyelerin en iyi şekilde emilimini sağlamak içinse, demir ilaçlarının yemeklerle birlikte değil, aç karnına veya meyve suyu ile alınması önerilmektedir. Demir; yumurta, et ve türevleri, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve kuru meyvelerde bulunur.
Kalsiyum: Gebelik süresince kemik yapısını oluşturan kalsiyumun yeterli miktarda alınması, bebeğin iskelet yapısını geliştirdiği gibi, annenin de kemik kütlesini korumasına yardımcı olur. Süt, yoğurt, peynir, pekmez, fındık, kuru baklagiller ve yeşil yapraklı sebzeler zengin kalsiyum kaynaklarıdır.
Çinko: Bebeğinizin hücre büyümesinde, beyin gelişiminde ve vücut proteinlerinin yapımında çinkonun önemli bir rolü vardır. Kırmızı et, deniz ürünleri, süt, yoğurt ve türevleri, yumurta ve yağlı tohumların tüketilmesi, çinko alımı için gerekli besinlerdir.
Folik asit: Folik asitin kaynakları; koyu yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, et, süt, yoğurt ve türevleri, yumurta ve tahıllar olarak sıralanabilir. Folik asitin yetersiz alımı ile düşük doğum ağırlıklı bebekler, nöral tüp defektleri ve annede magaloblastik anemi oluşabilir. Gebelikte folik asit ihtiyacı belirgin şekilde artar ve günlük ihtiyaç iki katına çıkar. Anne adaylarının gebe kalmadan en az bir ay önce folik asit kullanımına başlaması önerilmektedir.
B12 Vitamini: Gebelik sırasında DNA sentezinin yapılabilmesi için B 12 vitaminine ihtiyaç vardır. Bu vitamin süt, yoğurt, yumurta, peynir ve et gibi hayvansal kaynaklı besinlerde bulunur.
A Vitamini: A vitamini, hem bebeğinizin hem de sizin hücre sağlığınıza çok önemli katkılarda bulunur. Balık, süt, yoğurt, yumurta sarısı, havuç, koyu yeşil yapraklı sebzeler, domates gibi sebzelerde yüksek miktarda A vitamini bulunur.
D Vitamini: Anne adayının dengeli beslenmesinin yanında, güneş ışığından da yararlanması büyük önem taşır. Kemiklerdeki kalsiyumun etkinliği için D vitamini gerekmektedir.
C Vitamini: C vitamini, bitkisel kaynaklı besinlerde bulunan demirin vücut tarafından emilimine yardımcı olur. Gebelikte demir ihtiyacınız yaklaşık iki katına çıktığı için C vitamini alımı sağlanmalıdır. C vitamini aynı zamanda vücudu enfeksiyonlara karşı da korur. Turunçgiller, domates, brokoli, kivi, kuşburnu ve patates C vitamininin zengin kaynaklarıdır.
Hamilelikte İdeal Kilo Alımı Ne Kadardır?
Gebelik döneminde 9 -12 kg ağırlık kazanımı normaldir, ancak gebeliğe fazla kilo ile başladıysanız 7 – 8 kg ile gebeliği tamamlamak da mümkün olabilir. Eğer ikiz bebek bekliyorsanız ortalama 17 – 22 kg ağırlık kazanımı normal kabul edilir.
Bebeklerde Olan Gelişme Gerilikleri Kaç Türlü Olur?
Simetrik gelişme geriliği: Ultrasonda değerlendirilen bebeğin baş, karın ve bacak boyunun ölçümleri bebeğin olması gereken haftasına göre geride kalmıştır. Bu tür gelişme geriliği daha az görülmektedir. Bu gelişme gerilikleri gebeliğin erken döneminde daha fazla belirti vermektedir. Bunlar daha ciddi sorunlara yol açarlar. Bu gelişme geriliklerinin sebepleri arasında kromozom anomalileri, gebelik döneminde geçirilen enfeksiyon hastalıkları, anatomik sorunlar, annede olan beslenme sorunları ve sigara kullanma alışkanlığı etkili olur.
Asimetrik gelişme geriliği: Bu tür gelişme geriliği simetrik olana göre daha geç dönemde gelişim gösterir. Sık görülen gelişme geriliği türüdür. Bebeğin karın çevresinin ölçümüm, bacak ve baş çevresine göre daha küçük kaldığından, asimetrik gelişme geriliği söz konusu olur. Bu tür gelişme geriliğinin sebebi anne adayından bebeğe giden kan akımının azalmasıdır. Şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gibi rahatsızlıklarda genellikle bu tür gelişme geriliği görülür.
Bebekte Gelişme Geriliği Olduğu Doğumda Nasıl Belirlenir?
Bebeğin doğumda 2500 gr altında doğmuş olması halinde, gelişme geriliği olduğu söylenir. Ancak bu kesin bir tespit değildir. Ailesel olarak bebekler minyon yapıda doğmuş olabilir. Bu durumda bebeğin yapılan incelemesinden sonra kesin tespit yapılır.
Bebekte Gelişme Geriliği Olmasının Nedenleri Nelerdir?
Anneye Ait Nedenler
Bebeklerde gelişme geriliği görülmesinin % 75 oranında yapısal gelişme gerilikleri olduğu bilinmektedir. Bunun dışında kalanlar bebeğe giden kan akımının azalmasından ve simetrik gelişme geriliğine sebep olan etkenlerden kaynaklanır. Gelişme gerilikleri anneden, bebekten ve plasentadan kaynaklanabilir.
Anne adayının sigara içme alışkanlığı; Gebelikte anne adayının sigara içme sayısının artması bebeğin normal kilonun altında doğma olasılığı yükselir. Anne adayının düzgün beslenmemesi: Bebeğin büyüme göstermesi anne adayının yediği besinlerle yakından ilgilidir. Yeterince düzgün beslenmeyen gebelerin bebekleri daha düşük kilolu doğmaktadır. Anne adayının gebelik döneminde günlük 1500 Kcal altında bir beslenme düzeni oluşturması, yetersiz beslenmenin olduğunu gösterir.
Fazla oranda ruhsal ve bedensel aktivitede bulunmak; Anne adayının fiziksel koşulları ağır olan işlerde çalışması halinde, ruhsal açıdan stresli bir ortamda bulunması halinde de, bebeğin düşük kilolu doğması riskini yükseltir.
Anne adayında gebelik döneminde oluşan ve gebelik öncesinde var olan çeşitli hastalıklar; Bebeğin düşük kilolu doğmasında etkili olacak olan gebelik zehirlenmesi, romatizmal hastalıklar ve yüksek tansiyon gibi rahatsızlıklar dikkate alınmalıdır. Bunlar gelişme geriliğinin nedenleri arasındadır.
Anne adayının yapısal olarak küçük olması ve yetersiz kilo alması; Gebelik öncesi anne adayının 45 kg altında olması halinde bebeğin küçük doğma olasılığı artmaktadır. Gebelik sürecinde de annenin yetersiz kilo alması ya da yedinci aydan itibaren az kilo alması gelişme geriliğinin olma olasılığını yükseltir.
Bebeğe Ait Olan Nedenler
Bebeğin anne karnında geçirdiği enfeksiyonlar gelişme geriliğine sebep olmaktadır. Bu süreçte geçirilen kızamıkçık hastalığı en fazla görülen viral enfeksiyonlar arasındadır. Bu gelişme geriliğine neden olur. Kromozom hastalıkları ve kalp hastalıkları da gelişme geriliği yaparlar. Alkol, sigara ve bazı kimyasalların kullanılması da gelişme geriliğine neden olur.
Plasentaya Ait Olan Sebepler
Plasenta yani bebeğin eşi anneden gelen besinlerin bebeğe aktarılmasını sağlar. Ayrıca anneden kan akımının geçişini düzenler. Bu yapıda herhangi bir sorun olması halinde bebekte sıkça gelişme geriliği meydana gelebilir.
Bebekte Gelişme Geriliği Tanısı Nasıl Konur?
Bebekte olan gelişme geriliğine kesin tanı konulabilmesi için, öncelikle bebeğin hangi haftada olduğu bilinmelidir. Bu yüzden gebeliğin ilk 2 ayında yapılan ultrason muayenelerinin büyük önemi vardır. Anne adayından alınacak detaylı öykü tanı koymada faydalı olur. Anne adayının daha önceki gebeliğinde yine gelişme geriliği öyküsünün bulunması, anne adayında olan mevcut hastalıklar değerlendirilir. Gelişme geriliği açısından risk kabul edilen her konu değerlendirmeye alınır. Bebeğin mevcut gebelik haftasına göre ölçümlerinde geri kalması durumunda gelişme geriliği tanısı konulabilir.
Ultrason muayenesinde yapılan ölçümlerde simetrik ya da asimetrik gelişme geriliği tespit edilir. Daha sonra bebeğin organları ve vücut yapısı detaylı ultrason değerlendirmesine alınır. Ayrıca renkli doppler uygulaması yapılır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda gerekli olan tedaviler belirlenir.
Bebekte Gelişme Geriliğinin Tedavisi Nasıl Yapılır?
Eğer gelişme geriliği gebeliğin son döneminde tespit edildiyse, yapılacak tek şey bebeğin doğumunun planlanması olacaktır. Doğuma uzun bir zaman varsa, gelişme geriliği erken tespit edildiyse gebelik dönemindeki geçirilen enfeksiyon hastalıkları, kromozom hastalıkları, bebeğin vücut yapısında olan anormallikler değerlendirilerek, detaylı bir çalışma yapılır. Bu araştırmalar sonucunda sorun belirlenirse, gerektiği halde gebelik sonlandırılabilir. Ciddi bir hastalık tespit edilmediğinde anne adayının bebeğin sağlığı düşünülerek, fiziksel hareketlerinde kısıtlamaya gidilir.
Sürekli olarak bebeğin hareketleri izlemeye alınır. NST muayenesi bu süreçte sıkça yapılan testler arasındadır. Aralıklı olarak doppler muayenesine başvurulur. Sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklar varsa annenin bunları bırakması gerektiği belirtilir. Anne adayında bazı hastalıklar tespit edildiyse, bunlara uygun tedavi uygulanır.
Takipler sırasında elde edilen bulgular değerlendirilip, bebeğin sağlıklı bir şekilde doğması için çalışılır. Bu durumda olan bebeklerin doğumları da yakından takip edilir. Doğum sırasında da bebeğin kalp atışlarının devamlı olarak NST cihazıyla takip edilmesi gerekir. Herhangi bir sorun oluşursa, normal doğum hemen sezaryene döndürülür. Gelişme geriliği bulunan bebeklerin doğum sırasında ve doğumda bebeğin yapacağı ilk dışkısında mekonyuma sık rastlanmaktadır. Bu durum normal bebeklerde de izlenebilir.
Bebeğin ilk dışkısının akciğerlere kaçıp, hayati tehlike oluşturması mümkündür. Bu riskin normal bebeklerde de oluşması görülse de, gelişme geriliği bulunan bebeklerde bu risk daha yüksek olur. Gelişme geriliği olan bebekler doğumdan sonra da, sürekli takip edilip kontrol altında tutulmalıdır. Doğumdan sonra gelişmesi muhtemel sorunlarda, bebek yeni doğan servislerinde gözlem altına alınmalıdır.