7 Şubat 1904te İstanbul Çatalca’da doğan yazar, 5 Ocak 1975’te Ankara’da vefat etmiştir. İlköğrenimini Koca Mustafa Paşa ve Haseki Mahalle mekteplerinde tamamladıktan sonra Gülşen-i Maârif Rüştiyesi’ne girdi. Orta tahsilini parasız yatılı olarak Bolu ve Kastamonu liselerinde tamamlayan yazar, daha sonra İstanbul Üniversitesi Yüksek Öğretmen Okulu Edebiyat Bölümünü bitirmiştir.
Adana Edirne, Tarsus, Malatya Kıbrıs ve Ankara’da liselerde Edebiyat Öğremtenliği yapan yazar, 1950’de Adana Milletvekili olarak meclis çatısı altına girdi. Milletvekilliği görevi bittikten sonra tekrar öğretmenlik yapmaya başladı. Yeni İstanbul ve sabah gazetelerinde çeşitli yazılar yazdı.
“Arif Nihat Asya” Edebiyatımızdaki Yeri
Yazar, şiir yazmaya aruz ölçüsüyle başlamıştır. Bu alanda rubai ve gazel örneklerini vermiştir. Özellikle rubailere çok büyük önem veren şair rubailerden oluşan 5 ayrı kitap yayımladı. Daha sonra şiir yazmaya hece vezni ve serbest vezinle devam etti.
Ulusçu şiirleriyle dikkatleri üzerine topladı. Bu şiirlerinde vatanının güzelliklerini ve doğasını anlatmıştır. Bu şair, edebiyatımızda aynı zamanda “Bayrak Şairi” olarak bilinir. Zaten, Arif Nihat Asya denildiğinde aklımıza ilk gelen iki şiir vardır.
Birisi, bu unvanın verilmesine sebep olan, ey mavi göklerin kızıl ve beyaz süsü, diye başlayıp bayrak ve vatan sevgimizi göklere çıkaran Bayrak Şiiri, diğeri ise seccaden kumlardı, devirlere diyarlardan gelip göklerde buluşan ezanların vardı, diye başlayan ve sonrasında Peygamber Efendimiz Hz. Muhammet Mustafa (SAV)’e duyulan muhabbet ve özlemi anlatan meşhur naat’tır.
Bu anlamda Arif Nihat Asya dini ve milli duyguları aynı zamanda da kahramanlıkları sade ve akıcı bir dille şiirleştirmiştir. Şair, edebiyatımızın rubai türünün de son ustalarından kabul edilir.