Boşanmalar Çocuklar için başlı başına bir sorun olmuştur günümüz de. Son zamanlar da adli vakalar da en üst sıraları boşanmalar alırken, birçok avukat sadece bu işle uğraşıp branşlaşmak dahi istemektedir. Hal böyle olunca devlet kurumları da konuya duyarsız kalmayıp, boşanmalarla ilgili ciddi önlemler alarak evlilik müessesesini korumaya çalışmaktadır. Boşanmaları ilk duruşmada sonlandırmak ancak iki tarafından da istemesi sonucu gerçekleşirken, eğer aksi yön de bir kanaat getirilirse çiftler evlilik danışmanı ve psikiyatriste yönlendirilmektedir.
Boşanma olayı zaten kendi başına yıpratıcı bir süreç olmakla birlikte, birde ortada çocuk bulunması durumu daha da zorlaştırır. Boşanma işlemi gerçekleşmeden aile için de huzursuzluklar baş gösterdiğinden, çocukların bu durumdan olumsuz yön de etkilenmesi kaçınılmazdır. Bu süreçte ebeveynlerin birbirlerini yıpratmadan anlayışlı olmaları, birey olmanın farkındalığı, insan ilişkileri ve yaşanmışlıklar adına birbirlerine saygı duymaları önemlidir.
Ayrıca çocuğun veya çocukların velayetinin de kimde kalacağı, daha büyük sorunlara neden olmakta, çocuk anne ve babası arasında tercih yapmaya zorlanmaktadır. Bu süreçte evde meydana gelen tartışmalarda sürekli “çocuk” kelimesi geçmesi, çocuğu kavgaların asıl sebebinin kendisi olduğu düşüncesine itebilir. Bazen de aile bireyleri olayları gizleyerek, sanki aralarında hiçbir sorun yokmuş gibi davranmakta, sonrasında meydana gelen boşanma süreci çocukta şok etkisi yaratmaktadır.
Çocukta Boşanma Sürecinde
Kendinden ve ailesinden kaygı duyma, içe kapanma, okul başarısında düşme, arkadaşlarıyla ilişkilerinde bozulma, aşırı duygusallık, aileye karşı güvensizlik, aşırı ilgi bekleme veya ilgiden rahatsız olma, uyku problemleri, yeme içme düzensizliği gibi sorunlar yaşayabilmektedir.
Boşanma sonrasında ise çocuk artık anne veya babasından sadece biriyle yaşamakta, bu duruma alışmaya ve duygularını kontrol etmeye çalışmaktadır. 6-12 yaş arasında ki çocuklarda boşanmanın daha büyük sorunlara neden olduğu tespit edilmiştir. Bu dönem, çocuğun ilk ve ortaokul çağlarına denk gelir. Bu dönemde ki çocukların, arkadaşlarının aileleriyle ilişkilerine özendiği, ebeveynleriyle ilgili konulardan konuşmaya çekindiği ve arkadaşlarını eve davet etmekten kaçındığı gözlemlenmiştir.
Tüm bu durumlar çocuğun sosyal çevresinden eğitimine kadar birçok ortamda onu zorlarken, bu sorunlarla yalnız başına savaşmasını beklemek insafsızcadır. Böyle durumlarda hem aile bireylerinin, hem de çocuğun profesyonel yardım alarak, durumun üstesinden gelmek için birlikte çalışmaları gerekir.
Boşanma sonrasında anne ve babanın çocuğunu görmeye, onunla vakit geçirmeye ihtiyacı ve hakkı olduğu unutulmamalıdır. Onunla geçirilen zamanı en iyi şekilde değerlendirerek, onun değerli olduğu hissettirilmeli, diğer kişiyle ilgili incitici ve zedeleyici sözler söylemenin çocuk için hayatı zorlaştıracağı bilinmelidir.