Gebelik dönemindeki stres, gebelik sonuçları ve doğan çocuklar üzerine olumsuz etkilere sahip olabilmektedir. Yapılan bazı çalışmalar yüksek orandaki stresin erken doğum ve düşük doğum ağrılıklı bebek dünyaya getirme riskini arttırdığını göstermektedir. Erken doğan bebeklerin kilolarının düşük olması normaldir. Ancak stres, zamanında doğan bebeklerin kilolarının da olması gerekenden daha düşük olmasına yol açmaktadır. Bazı stres hormonları plasentaya giden damarlarda daralmaya neden olarak bebeğe daha az oksijen ve besin maddesi gitmesine neden olmaktadırlar. Bu durum bebeklerdeki gelişme geriliğinin sebebi olabilir.
Öte yandan yaşanan stres anne adayının davranış ve alışkanlıklarının değişmesine neden olarak erken doğum ve düşük doğum kilosuna yol açabilir. Örneğin yüksek oranda stres yaşayan bir kadın sağlıklı yaşam koşullarına dikkat etmeyebilir, yeterli ve düzgün beslenmeyebilir ve hatta alkol ve sigara gibi hamilelik üzerinde olumsuz etkileri olduğu kanıtlanmış alışkanlıklar edinebilir. Bu alışkanlıklar sadece erken doğum ve düşük doğum ağırlığına değil bebekte bazı yapısal anomalilere de yol açabilir.
Yapılan çalışmalar stresin bazı gebelik komplikasyonlarıyla da ilgisinin olabileceğini göstermektedir. Mesela gebeliğe bağlı yüksek tansiyon ve preeklampsinin yoğun stres yaşayan kadınlarda 2-3 kat daha fazla görüldüğü saptanmıştır.
Stres altında doğan çocuklarda uzun vadede Tip II diabet, obezite, hipertansiyon ve allerjik bünyeye sahip olma olasılığı artabilmektadir. Ayrıca stres altında olan annelerden doğan çocukların uzun vadede sinirlilik, konsantrasyon bozukluğu gibi davranış bozukluklarının genel topluma göre daha yüksek olabileceğini gösteren çalışmalar mevcuttur.
Stresle baş etmek için ne yapabilirsiniz?
Gebelik fizyolojik bir olaydır ve insan vücudu bu mucizevi olayı gerçekleştirebilmek için oldukça iyi gelişmiş bir adaptasyon mekanizmasına sahiptir. burada anne adayının kendisini bekleyen değişiklikler konusunda iyi bilgilendirilmesi önemlidir. Ayrıca gebelik takip süreci, nelerin normal, nelerin anormal olacağı konusunda kadına yeterli bilgi aktarılırsa gebe kadın kendini daha rahat hissedecektir. Her hamile kadın özel ve iş yaşantısındaki stres kaynaklarını belirlemeli ve bunlarla mücadele yöntemleri geliştirmeye çalışmalıdır.
Hamile olsun ya da olmasın her kadın eğer sağlıklı ve güçlü ise stres ile daha kolay mücadele edebilir. Bu nedenle hamile bir kadın sağlıklı beslenmeli, yeteri kadar uyumalı, alkol ve sigaradan uzak durmalı ve egzersiz yapmalıdır. Egzersiz yorgunluk, halsizlik ve bel ağrıları gibi hamilelik ile ilgili rahatsızlıkların görülme sıklığını azaltır. Tabii ki unutulmaması gereken önemli bir nokta da kadının eşi, ailesi ve iş arkadaşlarının tamamını kapsayan çevre desteğidir.
Bu kişiler hamile kadına duygusal açıdan destek olabilecekleri gibi, işlerinde yardımcı olarak da kadının yaşadığı stresin azalmasına yardımcı olabilirler. Bunlar haricinde gerçekleşebilecek psikolojik değişimler, anne adayını rahatsız edecek düzeydeyse, uzman psikologlardan yardım alınması doğru olacaktır.
hamilelik döneminde stres yapmamak gerekiyor. stresten uzak durun sevdiğiniz aktiviteleri yapmaya çalışın.