Hamile kadınlar bu durumu çektikleri, babalar da olaya yakından takipçi oldukları için bu hadiseye aslında hâkimdirler. Ancak meselenin özünü bilmeyenler ise kim bilir yine ne yedin de bu haldesin diye hamile bayanları suçlarlar. Özellikle de bazı bayanlar bir araya geldiklerinde, benim hamileliğim şöyle geçti, böyle sıkıntılı oldu gibi konuşmalarla tekrar hamile kalmak isteyen bayanları da korkuturlar.
Hamilelik kutsal bir durum olmasına karşın, daha önce başına gelmeyen bir bayanda hep bir korku hali içerisindedir. Üstelikte her bayanın konuştuğu hamilelikte aşerme konusu, burada kendisini de ön planda tutar. Peki işin özü aslında nasıldır hiç merak ettiniz mi? Yani aşermeye sebep olan nedir?
Gebeliğin ilk dönemlerinde anne ve bebek arasında bir bağ vardır. Bu bağ öyle güçlüdür ki annede hormonsal bir takım değişimler de zaman içerisinde meydana gelmeye başlayacaktır. Gebelikte anne ile bebeği arasındaki bu alışveriş yolunda plasentadan salınan östrojen annenin de koku alma duyusunun daha da hassaslaşmasına neden olacaktır.
Gebeliğin ilk üç aylık döneminde hamile bir kadın östrojenin de etkisiyle birlikte erkekten daha fazla koku alır. Beyin bu durumda daha da hassaslaştığı için, kandaki çok az miktarda bulunan zehrin de keşfedilmesini sağlar. Kusma ve de bulantının temelinde de bu yatar.
Gebelerin 3 aylık dönemi sıkıntılıdır. Bu dönemde bebeğin organlarının oluşmaya başlaması, annenin bir takım kimyevi maddelere hassaslaşmasını sağlar. Vücuttan gelen duyarlı sinyaller de bir takım besinlere aşermeye neden olur. Burada anne psikolojik olarak bebeğinin bu besinlere ihtiyacı olduğunu düşünür ve buna odaklanır. Yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki, aşermeye vücuttan gelen duyarlı birtakım sinyaller neden oluyor.