Kanserin Teşhisi ve Başlangıcı

kanser başlangıcı

Size kanser teşhisi konulduysa aslında bu bedeninizin size bir sinyalidir. Bedeniniz size haykırıyor – yaşam şekliniz sizi öldürüyor! Bunu kabul edin. Kanserin yaptığınız hataların bir sonucu olduğunu kabul etmek belki de hayatınızı kurtaracaktır.  Kanser endüstrisi kanserin sadece kötü bir şans olduğunu söyler.

Geçmişte yaptığınız veya yapacağınız hiçbir şeyin kanserin başınıza bir bela olmasında bir etkisi olmadığını söylerler. Böylece ameliyat, kemoterapi ve radyoterapi almanız konusunda sizi ikna ederler. Gerçek şudur ki hayatta yaptığınız seçimleriniz sizi yaşatır yahut öldürür.

İster standart kanser tedavisini seçin, ister doğal ve alternatif tedavileri seçin her zaman sağlığınızı destekleyecek imkanlarınız vardır. Buradaki önemli nokta kendinize acımayı bırakmanız, bir kader kurbanı olduğunuzu düşünmemeniz ve şimdiye kadar yaptığınız seçimlerin ve ortaya çıkan sonucun sorumluluğunu almanızdır.  Hayatta her şeyin bir sebebi vardır. Hayatınızdaki her oluşumun sebebi çoğu zaman sizsiniz, kaderiniz değil. Şimdiye kadar yaptığınız beslenme ve hayat tarzı seçimleriniz de sağlığınızı etkiler.

Kanser normaldir. Bilinmeyen şudur ki sağlıklı insanlar da dahil olmak üzere her insanın vücudunda kanser hücreleri gelişir. Ancak her insanın vücudunda kanser tümörü oluşturmaz. Kanser hücrelerinin tümöre dönüşmesi ile dönüşmemesi arasındaki fark bağışıklık sistemine sağlar. Bağışıklık sistemi virüs, bakteri, parazit, patojen ve mutasyona uğramış kanser hücrelerini bulur.

Bedeninizdeki normal hücreler hücrenin enerji üreten kısmı olan mitokondride yada DNA da bir hasar oluşması ile kanser hücresine dönüşürler. Genelde bu hücreler kendini tamir edebilirler veya ölüp yok olurlar. Hasara uğramış bu hücreler bazen yok olmazlar yaşayabilmek için mutasyona uğrarlar. Bazen de kanser hücresine dönüşürler. Her hücre sonunda ölür. Hücrenin ne hücresi olduğuna bağlı olarak hücrenin yaşam süresi günler, haftalar ya da aylar olabilir.

Her hücrenin programlanmış bir ömrü vardır. Hücre kanserli bir hücreye dönüştüğünde kontrol dışı bir şekilde bölünmeye başlar ve zamanı gelince ölme ve yok olma becerisini kaybeder. Kanser tümörleri 1mm olana kadar medikal tarama ile görülemez. Tümör 1mm olduğunda 100 bin ile 1 milyon arasında kanser hücresi oluşmuştur ve ilk kanser hücresi oluşumundan yaklaşık 6 yıl geçmiştir. 1. evre kanserde metastaz oluşumu olabilir yani kanınızda kanser hücreleri serbest bir şekilde dolaşmaktadır. Bu yüzden erken teşhis yapıldıktan hemen sonra metastas gerçekleşebilir.

İyi çalışan bir bağışıklık sistemi kanser hücrelerini bulup yok eder. Bedeninizde bir tümör varsa bu bağışıklık sisteminizin fazla yüklendiğini ve artık doğru çalışamadığını gösterir. Bağışıklık sistemi vücudun gereksinimlerine yetişemez. Kanser dışarıdan gelen bir şey değildir aksine sizin kendi bedeniniz, kendi DNA nızdır. Kanseri kendi bedeniniz yaratır, kendi bedeniniz yok edebilir. Bu gerçeği kendi tecrübemden ve konuştuğum 4. evre kanser hastaları da dahil olmak üzere doğal yollarla kanser hastalıklarından mucizevi bir şekilde kurtulan yüzlerce kanser hastasından biliyorum.

Benim hikayem ise şöyle: 4. evre bağırsak kanseri tanısı konulduktan sonra acilen  ameliyata alındım. Ameliyatta bağırsağımın kesilmesinden sonra okudum araştırdım ve toksik olduğuna karar verdiğim kemoterapi tedavisini reddettim ve toksik olmayan doğal tedavileri uyguladım. Gittiğim onkolojistim 3. evre kolon kanserim olduğunu ve yaşam şansımın önümüzdeki ilk 5 yıl için yüzde 30 dan daha az, önümüzdeki ilk 10 yıl için yüzde 10 dan az olduğunu söylemişti. Yaşam ve beslenme tarzımda yaptığım radikal değişiklikleri bana yapılan kanser teşhisinden 13 yıl sonra hala hayatta olmamın en temel sebebi olduğuna inanıyorum.

Tıp otoritelerinin kansere bakış açısı kanserin bir kez harekete geçtiğimi hiç durmayan bir tren gibi olduğu yönünde. Treni durdurmanın tek yolunun ameliyat, kemoterapi ve ışın tedavisi yaparak bir nevi trenin raylarını havaya uçurmak olduğunu düşünüyorlar. Fakat bunun karşıtı pek çok kanıta dayalı makale de var. Bunlardan birisi “Spontaneous Remission” yani spontan duraksama. Kanserin kendi kendine duraksadığı ile ilgili yazılmış 800 kanser makalesinin birleştiği aynı isimli bir kitap bile var.  Bu kitap bedenin kanseri kendisinin yenebildiği, iyileştirebildiğinin kanıtıdır. Şüpheci olanlar halen buna hikaye diyerek inanmakta güçlük çekiyorlar.

Bedeniniz doğru özen  ve besinler verildiğinde kanserden iyileşebilir.  Bu hayatımızdan kansere yol açan tüm etkenleri çıkarmanızı ve değiştirmenizi gerektirir.

Eğer çevresel toksinlere maruz kalıyorsanız diyetiniz ve yaşam şekliniz kanseri önleyici olabilir. Ne yaparsanız yapın vücudunuzun maruz kaldığı toksinleri minimuma getirmeniz gerekir. Araştırmacılara göre kanserlerin yüzde 5’i sadece genetik olup geri kalanı, diyet, yaşam tarzı ve çevresel toksinlerden kaynaklanıyor.

Sağlıklı beslenmez, egzersiz yapmaz ve çevreden bedeninize giren toksinleri arındıramazsanız bedeniniz bir süre sonra sorun çıkarmaya başlar.

Şimdi her kanser hastasına sorduğum iki soruyu size sormak istiyorum:

  • Sence neden kanser oldun?
  • Hayatında kansere yol açacak sebepler nelerdir?

Kalem defter alıp bunları not almaya başlayın. Belki stres, belki yeterince kendinize özen göstermedin…

Kendi içgüdülerinizi ve sezgilerinizi dinleyin.

Eğer onkoloji doktorunuza yukarıdaki soruları sorarsanız size kanserin beslenmenizden ya da yaşam şeklinizden kaynaklanmadığını söyleyecektir. Sadece kötü genetik ya da kötü şans olduğunu söyleyebilirler. Bunu söyleyerek size güçsüz bir kader kurbanı olduğunuzu hissettirirler. Böylece kanser sektörünün ekmeğine yağ sürülür ve size önerileni hiç sorgulamadan kabul eden bir ruh haline varırsınız. Sorarsanız size dondurma, hamburger ve pizza yiyebilirsiniz yeter ki kilo kaybetmeyecek kadar yiyin derler. Doğal terapiler sana yardımcı olamaz, biz senin tek şansınız derler. Maalesef çoğu onkolojist bu doğru olmayan mesajı verir! Bilin ki tek şansınız toksik olduğu bilinen kemoterapi, ışın tedavisi değildir. Unutmayın kanseri bedeniniz yarattı, bedeniniz kanseri yenebilir!

Gerçekten yaşamak istiyor musunuz?

Ölmemeye o kadar odaklanarak yaşıyoruz ki yaşamayı hiç düşünmüyoruz. Belki çok mutlusunuz, ya da çok fena bunaldınız ve artık boş vermek ve ölmek istiyorsunuz. Herhangi bir yargılama yapmıyorum. Eğer yıldıysanız ve toksik terapilerden bir sonuç almayacağınızı düşünüp geriye kalan hayatınızı tadını çıkararak bitirmek isteyebilirsiniz.

Mesela Norma (https://www.facebook.com/DrivingMissNorma) 90 yaşında kansere yakalandıktan sonra kimyasal terapileri reddedip hayatının son bir yılını Amerika’yı dolaşarak geçirdi, hayatının tadını çıkardı ve huzurla öldü.

Eğer hayatınızın geri kalanında günde 3 kere çiz burger yiyerek ve milkshake içerek geçirmek istiyorsanız bunu da yapabilirsiniz. İstemediğiniz hiçbir şeyi yapmamalısınız. Gerek geleneksel toksik tedaviler ve gerekse alternatif doğal tedaviler de buna dahil.

Eğer gerçekten yaşamak istiyorsanız kanseri yenmek, bedeniniz iyileştirmek tam bir adanmışlık gerektiriyor. Ortada hiçbir bahanenin olmadığı tam bir adanmışlık.

Kanseri yenen hastaların ortak iki özellikleri vardır.

Birincisi kuvvetli bir yaşama isteği. İkincisi iyileşmek için bahane yaratmadan her ne olursa olsun onu yapma isteği.

Eğer kuvvetli bir yaşama istediğiniz yoksa hayatınızı değiştirmek istemiyorsanız, sigara içmeyi bırakmak, diyetinizi değiştirmek, egzersiz yapmak istemiyorsanız, affetmek istemiyorsanız o zaman bu kursta anlatacaklarım size göre değil.

Eğer yaşamak istiyorsanız hemen harekete geçmeli ve büyük değişikliklere hazır olmalısınız. Unutmayın küçük değişiklikler sadece küçük sonuçlar doğurur. Çok nadiren küçük değişiklikler büyük sonuçlar yaratır faka konu kanser olunca sihirli bir değnek yok. İyileşme büyük bir yaşam değişikliği gerektirir. Belki 2 yıl boyunca yapacağınız ciddi bir değişiklik ve adanmışlık. Birçok kanser hastası hayatında değişiklik yapmaya başlayınca 30-60-90 günde tümörleri küçülüyor. Ancak kanserin tekrarlanmaması için en az 2 yıl boyunca aynı değişimi sürdürmek gerekli. Neden 2 yıl: Çünkü 2 yıl içinde neredeyse vücudunuzdaki tüm hücreler yenilenmiş oluyor. Bazı hücreler yılda bir kez bazı hücreler ise yılda birden fazla yenilenmiş oluyor. “Her öğünde her dilimde bedeninizi yeniden inşa ediyorsunuz.” Bunu kocaman bir kasedeki sağlıklı sebzelerinizi yerken kendinize hatırlatın.

Evet gerçekten çetinceviz geçecek en az iki yıl.

Bazı kanser hastalarında gözlemlediğim şey hayatlarını tamamen değiştirdikleri zaman ilk birkaç ayda kendilerini harika hissediyorlar, tümörleri küçülüyor hatta tamamen yok oluyor. Sonra bu hastalar tembelleşiyorlar ve eski alışkanlıklarına geri dönüyorlar. Böyle olunca kanser geri geliyor ya da tekrar büyüyor. Bazen de kanser hastaları hayatlarını tamamen değiştirdikten sonra tümörleri yeterince hızlı küçülmüyorsa doktorlarının kendilerini korkutmasına izin vererek, doktorun hızlı çözümü ameliyat, kemoterapi ve ışın tedavisine dönerek daha zor bir döneme giriyorlar. Hasta oluyorlar, yataktan çıkamıyorlar, yemek yiyemiyorlar, depresyona girerek motivasyonlarını kaybediyorlar. O zamana kadar yaptıkları düzenli beslenme, egzersiz, sağlığı teşvik eden alışkanlıklar da buhar olup gidiyor! Sonra kanser geri geliyor ve hasta çok hızlı çöküşe geçiyor. Anlayacağınız sonu genellikle iyi bitmiyor.

Şimdi biraz da korkudan bahsedelim. Kanserden korku kanser endüstrisinin körüklediği bir şey. İnsanlar doğal olarak acı yaşamak istemiyorlar. İnsanlar kemoterapi, ışın tedavisi ve ameliyatın, bedenlerine yapacağı zarardan, belirsizliklerden korkuyorlar. Konuştuğum pek çok kanser hastası ölmekten çok tedavileri esnasında acı çekmekten korkuyorlar.

Tam olarak neden korktuğunuzu tanımlamanız gerekiyor. Korkmayın ve korkunun tedaviniz ile ilgili seçimlerinizi etkilemesine izin vermeyin. Kanser endüstrisi korkunuzu kullanır ve kanser hastalarını bir an önce tedavilerine başlamaları yönünde motive eder. Kanser endüstrisi trilyon dolarlık bir sektördür. Onkolojistler için kanser ve kanser hastaları süreğen bir gelir kaynağıdır. Eğer kanser hastalarını bir sonraki randevuya getiremezlerse onkolojist gelirini kaybedecektir.

Acele etmeyin.Derin bir nefes alın. Çünkü zamanınız var.

Tüm olasılıkları, tedavi yöntemlerini araştırmak için vaktiniz var. Eğer ortada aciliyet gerektiren bir şey varsa mesela nefes borunuzu tıkayan yada büyük bir damara bastıran bir tümör varsa hemen ameliyat olmanız gerekebilir. Ancak çoğu kanser hastasının karar vermek için zamanı vardır ki Bazı hastalar kanser teşhisi aldıklarında kendilerini hasta bile hissetmezler.

Tercihleriniz var.

Korkuya dayalı bir seçim yapmayın. Sezgi ve içgüdülerinizi dinleyin. Eğer içinizdeki ses bu seçimi yapma diyorsa onu dinleyin ve yapmayın. Aileniz, arkadaşlarınız veya doktorunuz aksini söylese bile. Araştırmanızı yapacak, karar verecek zamanınız var.

Çoğu zaman bana “Eğer şimdiki bildiklerini bilseydin ameliyat olur muydun?” diye soruluyor. Hayır diyorum çünkü benim bağırsak kanserim hayatımı tehdit etmiyordu ve acele karar vererek ameliyat olmazdım. Bedenimin iyileşmesine imkan sağlayacak hayat değişikliklerini yapar ve kendime 30-90 gün verirdim. Gelişmeleri yakından takip ederdim. Doktorunuzdan tedaviye başlamadan önce hayatınızı yoluna sokmak için birkaç ay isteyebilirsiniz. Çoğu zaman anlayış gösterip bu konuda onay vereceklerdir. Eğer doktorunuz onay vermiyorsa doktorunuz ile devam edip etmeyeceğinize karar vermelisiniz. Bu kolay bir karar değildir ama insanlar bu tür zor kararları her zaman vermek durumunda. Bir tedaviyi geciktirmeye karar verirseniz ya da reddederseniz etrafınızdaki insanlar bunu anlayamayacak ve sizin yanlış karar verdiğiniz yönünde yorumlarda bulunacaklardır. Buna hazır olun.

Kendi içgüdüleriniz ve sezgilerinizi dinleyin.

Eğer Tanrıya inanıyorsanız inandığınız güçten yardım, destek, yönlendirme ve cesaretlendirme isteyin. Tanrıya inansanız da inanmasanız da beklediğiniz  yardım size mucizevi bir şekilde gelecek. Gelen cevapları sadece rastlantı diyerek gözardı etmeyin. Çünkü rastlantı diye bir şey yoktur.

Bu sırada etrafınızdaki insanlarla konuşmanız gerekecek. Bir noktada onlara “Seni seviyorum, benim için endişelendiğini ve yardımcı olmak istediğini biliyorum ancak anlamalısın ki kendim için en iyi kararı veriyorum. Hedefim yaşayabileceğim kadar uzun yaşamak ve iyileşmek. Elimden geldiği kadar okuyorum ve araştırıyorum ki iyi bir karar verebileyim. Korkudan bir şeylere aniden karar vermeyeceğim. Hakkında iyi hissetmediğim hiçbir şey yapmayacağım.” diyebilirsiniz. Bu şekilde anlatırsanız anlayacaklardır. Eğer çıkar yol ise sevdiklerinize bu konuda konuşmak istemediğinizi ve sadece birlikte zevkle vakit geçirmek istediğinizi anlatabilirsiniz.

Doktorunuzun size bir tedaviyi empoze ettiğini düşünürseniz “Doktor bey(hanım),  bu konuda zamanını verdiğin ve bilgilendirdiğin için çok teşekkür ederim. Ancak benim için yaşamın kalitesi, yaşamın süresinden daha önemli. Eğer tedaviyi uygularsam hayat kalitem felaket olacak, acılarım ve ızdırabım olacak. Şimdi kendimi hissediyorum ve bunu mümkün olduğunda devam ettirmek istiyorum. İleride bir şeyler değişebilir. Tedavime bir an önce başlarsam şansım olduğunu düşünüyorsunuz ama tercihim hemen tedaviye başlamak değil.” diyebilirsiniz. Ayrıca doktorunuza bu şartlarda halen size bakıp bakmayacağınız, her 6 ayda bir kanserinizi inceleyip testleri yapıp yapamayacağını sormalısınız. Çoğu iyi doktor bunu kabul etmelidir. Eğer sadece para meraklısı veya kibirli bir doktorsa size karşı korkuyu kullanmaya çalışacaktır ki böyle bir doktorla çalışmamalısınız zaten. Doktorunuza yaptığınız her şey anlatmanız da gerekmiyor ve bence bazen bu vakit kaybı olacaktır. Çünkü ne yazıktır ki çoğu doktor beslenme ve alternatif tedaviler konusunda karşıt görüşlüdür. Olumsuz örnekler verirler.

Kendinize bir destek sistemi yaratın.

Diğer insanlar ile sıklıkla görüşmeyen göğüs kanseri hastalıklarında kansere tekrar yakalanma oranı %40, göğüs kanserinden ölme riski %60 dır.

Kısaca kanser olduğunuzu saklayıp kendinizi izole etmeyin. Etrafınızda sevdiklerinizle toplanın. Her tip ve türden iyileşen kanser hastalarının hikayelerini www.chrisbeatcancer.com dan onlara okuyun.

Gelecek için planlar yapın.

Notlar tutun, bloglar yazın, videolar çekin. Hastalığınızın ve mücadelenizin her aşamasını belgeleyin. Belki siz de başkalarına yardımcı olabilirsiniz. Geleceğiniz için planlar yapmak çok önemli. Gelecek 5-10-20 yıl için hayatınızdaki hedeflerinizi yazın.

Kaynak: Kanseri Yenelim bu domain şuan aktif olmadığından dolayı ulaşamayabilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz