Karizmatik Oyuncu Kevin Costner’in hikayesi

kevin kostner

Kevin Costner, günümüzde Hollywood dünyasının en sevilen usta oyuncularından. Bu sevgi, saygı da tesadüfi değil. Uzun yıllardır verilen uğraşın karşılığı. Çocukluğunda derslerden pek hoşlanmayan Kevin Costner, sporu ve sanatı çok seviyordu. Usta aktör, yedi yaşındayken izlediği “How the West Was Won” filminin çocukluğunu oluşturduğunu belirtiyor.

California’da Pazarlama ve Finans okuyan Kevin Costner, üniversitenin son senesinde artık ne yapmak istediğine karar verebilecek durumdaydı. Bu dönem, oyunculuk ve dansçılık dersleri alan ve bununla ilgili etkinliklere katılan Kevin Costner’ın bir şansı da eşi idi. Üniversiteden mezun olduktan sonra, Disneyland’da Cinderella olarak çalışan Cindy Silva ile evlendi. Balayından dönerken uçakta, dönemin en ünlü oyuncularından Richard Burton’ı gören Kevin Costner, Burton’ın kitabını bitirmesini bekleyip onunla tanışmak için bir fırsat yakalamaya çalıştı.

Bu karşılaşma, Costner’ın oyunculuk hedefine odaklanmasına iyiden iyiye zemin hazırladı. “Kariyerimin kilometre taşı” dediği Richard Burton’ın kendisine söylediği, “Mavi gözlerin var, benim de mavi gözlerim var. Bence sen de iyi bir noktada olacaksın.” sözünü hiç unutmadı. Bir yandan pazarlama ile uğraşan Kevin Costner, biriktirdiği paralar ile iyi bir oyunculuk kursuna gitti ve Hollywood’da da çevre edinmeye başladı. Kariyerine, yetmişli yılların sonunda çekilen ve ancak seksenlerde yayınlanma fırsatı bulan “Hot Malibu Summer” isimli film ile başlayan Kevin Costner, 1983 senesinde çekilen “The Touch” (Stacey’s Knights) ile de oyunculuk kariyerinde kararlı olduğunu gösteriyordu. Birçok otorite bu projeyi, Kevin Costner’ın çıkış filmi olarak kabul eder.

Usta oyuncu, Amerika’da televizyon dünyasının en zirvede olduğu dönemlerde, reklam filmlerinde de boy gösteriyordu. Böylelikle bir yandan iyi para kazanmaya başlamıştı. O dönemler bir de “Testament” isimli filmde küçük bir rolü vardı. Film, nükleer bir soykırımı anlatıyordu. “The Big Chill” isimli filmde de oynayan Kevin Costner, şanssızlık neticesinde, filmin yönetmeninin final kurgusunda yer alamadı. Costner, yönetmen Lawrence Kasdan’ın arkadaşıydı.

Döneminin en ünlü yönetmenlerinden olan Kasdan “Kutsal Hazine Avcıları”, “Vücut Isısı”, “Yıldız Savaşları: Bölüm 5” gibi filmleri yönetmişti ve “The Big Chill”den Kevin Costner’ın sahnelerini çıkarmak durumunda kaldığından ona, ileriki tarihte yapacağı başka bir proje için söz verdi. “Silverado” işte bu sözün gerçekleştiği filmdi ve Kevin Costner, bu filmde kilit rollerden birini oynadı.

Seksenli yıllarda irili ufaklı birkaç rolden sonra Kevin Costner, nihayet hayatının rolü ile karşılaştı. Bu rol, öyle bir roldü ki üzerinden otuz yıl geçmesine rağmen insanlar tarafından unutulmadı. Brian De Palma’nın yönetmiş olduğu “The Untouchables”ta sinema tarihinin klasikleşmiş rollerinden biri olan Elliot Ness karakterine hayat verdi ve film otoritelerinin dikkatini çekti. Aynı dönem, bir korku filmi olan “No Way Out”ta oynayan Kevin Costner, bu projeyle de yıldız statüsüne ulaşmış oldu.

Beyzbol temalı film olan “Bull Durham” ve “Field of Dreams” gibi filmlerle de artık A Sınıfı Film Oyuncusu idi. 1990 senesinde, yapımcı arkadaşı Jim Wilson’la ortak bir yapım şirketi kuran (Tig Productions) Kevin Costner, ilk işi “Dance with Wolves”la büyük başarılar elde etti. Projenin aynı zamanda yönetmeni de olan usta oyuncu, En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödülleri ile Oscar heykelciklerini evine götürdü. Film toplamda 12 Oscar adaylığı kazanmıştı ve kendisi, aynı zamanda filmin başrol oyuncusuydu.

“Dances with Wolves”un ardından “Robin Hood: Prince of Thieves” filminde oynayan aktör, bir Robin Hood klasiğiyle de tekrar sinema perdelerine dönmüştü. Doksanlı yıllar, Kevin Costner’ın bir yıldız olarak en popüler olduğu zaman dilimi idi. Ardı ardına birçok filmde oynadı ve filmlerin yapımını üstlendi. Bu dönemki projelerden biri olan “JFK”deki oyunculuğu ile otoritelerden iyi eleştiriler almıştı. 1992 senesinde, döneminin en popüler ve en çok ödül kazanan soul şarkıcılarından olan Whitney Houston ile “The Bodyguard” filminde başrol oynamıştı.

Bu film, hem Kevin Costner hem de Whitney Houston için iyi birer dönüm noktasıydı ve filmden sonra ikisi de daha fazla ilgi gördüler. “The Bodyguard”, günümüzde hâlâ sevilen klasiklerden biri olarak önemini koruyor. 1993 senesinde, “A Perfect World” filminde Butch karakteri ile villain bir role hayat verdi. Bu filmde dönemin başarılı çocuk oyuncusu T. J. Lowther ile çalışan Kevin Costner, yıldız oyuncular kadar, çocuk oyuncular ile de güzel bir ikili oluşturabileceğini göstermişti. Lawrence Kasdan ile 1994 senesinde bir proje için tekrar bir araya gelen Kevin Costner, “Wyatt Earp” filminde oynadı. O sıralar, artık kariyerinde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyordu.

Post-apokaliptik filmlerin trend olduğu bir dönemde, kendisi de bu tür bir filmin (Waterworld) içinde bulunmak istedi. Bu filmin aynı zamanda ana yapımcılarından biriydi. “Waterworld”den sonra da, “The Postman” filmi ile gündem olan aktör, bu filmin de aynı zamanda hem yapımcısı hem de yönetmeniydi.

Arka Pencere dergisi

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz